ZORDUR İYİ OLMAK



Buraya “iyilik” kelimesinin sözlük anlamını yazmakla başlamak istemedim. Derinlemesine bilgim olmayan felsefi ve sosyal yönlerini de vurgulamam hiç uygun olmazdı. Ben hep iyiliğin, iyilik yapmanın ve iyi insan olmanın yaşanılmış hikayelerini paylaşan olmak istedim. Nasılsa beni dinlemeye değer verenler, kepçesi büyüklüğünde nasiplerini alırlar diye düşündüm.

 

Aslında yapılan iyilikleri paylaşmak hoş gelmiyor kulağa. Keşke hakkımızda tutulan defter yaşlandıkça açılsa, herkese duyurulsa. Bu yaş 60 olabilir mesela. 70 de, 80 de. Ne zaman açıklanırsa açıklansın, kim iyi kim kötü bilmeliyiz, nasıl iyilikleri oldu, kime ne zararlar verdi. İyi diye bildiklerimiz bizi aldattı mı? Lider bilip peşine takıldıklarımız bizi kandırdı mı? Hayran olduğumuz sanatçılar gerçekten bunu hak etti mi? Sporda , siyasette, iş hayatında ve yaşamın her yerinde iyi insan olarak tanıdıklarımız gerçekten iyi miydi yoksa hepsi yalan mıydı? Keşke bilsek ama biliyorum bu imkansız bir dilek. Bu durumda ben de en azından hep kendimi anlatmak istedim, ne kadar iyi ne kadar kötü olduğum bilinsin istedim. Hikayelerde bazen kendimi oynadım, bazen yaşanması muhtemel hikayeler kurgulayarak hayal ürünü insanlar kullandım. Bazen gerçek kötüler de girdi anlatımlara. Hangisinin benim hikayem hangisinin hayal ürünü olduğunu belirtmedim. Hikayelerimdeki kötü insan tiplemelerinin hayatlarımıza hiç girmemelerini diliyorum.

 

Milattan önce üçüncü yüzyılda yaşamış Romalı ozan ve roman yazarı Titus Macchius Plautus “Homo homini lupus” demiş demesine de, neden günümüze kadar gelmiş bu gariptir. İnsan insanın kurdudur anlamına gelir bu söylem, kimine göre hayatımızın her anında yaşadığımız amansız mücadeleyi anlatır .  Jean Paul Sartre’nin çok bilinen muhteşem oyununda başka kelimelerle anlam kazanır bu; “l’enfer, c’est les autres” yani cehennem başkalarıdır. Tesadüf sonucu birbirinden kopuk ve alakasız 3 insanın cehennemde birarada kalmasını yorumlar bu Dünya klasiği oyun.  İnsanın kendi ile yüzleşmesinin, yaptığı hataları görmesi ve cehennemi yaşamasıdır.

 

Özetle iyilik de kötülük de cennet de cehennem de bu hayattadır ve insanın içindedir, kendisindedir.

 

İyi insan karşılığını iyilikle bulur, kötü insan ise …. İşte bunu bilmek zor. Hayatın gerçekleri birinci savımı destekledi hep ama kötü insanların akıbeti hep şaşırtıcı örneklerle doludur.

 

Aile içinde yaşanılanlarla atıldığını düşünüyorum iyilik tohumlarının. Genetik ne kadar etkili fikrim yok, bir Freud gibi bunu cinselliğe bağlamak gibi bir bilgi altyapım da yok ama iyi ebeveynlerin çocukları iyi olur diyebilirim. Benim ailem de ortalama insanlardı ama iyilerdi, merhametlilerdi, vefalı ve saygılı insanlardı. Ben de onlardan bir sürü özellik aldığıma inanıyorum.

 

 

 

Küçük çocuk saflığı ve kirlenmemişliği elbette bütün küçükler için geçerlidir ama karıncaların üzerine basmayarak onlara zarar vermemeye gayret, hatta semt bakkalından bisküvi alıp yuvalarına kırmak düşüncesi her çocukta yoktur sanıyorum. Harçlığından kalan küçük paraları ihtiyacı olduğunu düşündüğüm insanlara vermek de yoktur. Kendi oyuncaklarını , futbol topunu ve bisikletini arkadaşlarınla paylaşmak da ortak özelliği değildir çocukların. Bütün bunların hepsinin tek nedeni ailem olmalı.

 

Çocuklukta yapılan iyilikler her şey değil elbette. Çünkü az ya da çok, öyle ya da böyle her çocuk iyidir, eğitim, hayat zorlukları ve çevre onların ileride kuşanacakları özellikleri kazandırır. Çocukluk sonrası iyilik , öğrenilecek bir şeydir. Bu bileziği takmak çaba gerektirir, fedakarlık gerektirir, mücadele ötesi savaş gerektirir. İyi olmayı istemek iyi olmak için yeterli değildir.

 

Eski bir büyüğüm “hayatta önümüze hep çatallar çıkar. Çatalın seçilen bir yönü, seçilmeyen diğerinin bedeli ve kaybıdır” demişti. İyiliği seçersen çok şeyden vazgeçmek zorunda kalabilirsin. Bunun adına bazen saflık, bazen enayilik ve hatta salaklık diyenler çıkabilir. Dediğim gibi iyiliği seçtiğin bazı durumlarda bu ünvanlardan birine muhatap olmak, iyiliğin bedeli olacaktır. Bazen bu bedel sadece unvan kazanmakla da sınırlı kalmaz, ayıplanmaya, cezalandırılmaya veya aforoz edilmeye kadar sürüklenebilirsin. Zordur iyi olmak.

 

İyiliğin bence formülü de yoktur, mantığı da. İyi biten her şey iyi değildir. İyi başlayan her şeyin , amacı iyi olan her şeyin de iyi biteceğinin garantisinin olmadığı gibi. İyilik zaman ve mekana göre değişik anlamlar kazanabilir. Birisi için iyi gözüken bir şey başkası için kötü olabilir. Hatta bizim iyilik yaptığımızı düşündüğümüz çoğu şeyin birgün kötü olduğunu da görebiliriz. Öyleyse ilk başta dediğim gibi, iyilik, iyilik yapmak ve iyi insan olmak öğrenmeyi gerektirir. Öğrenilmeden iyi insan olunmaz. Eskilerin dediğini hatırlayalım ; cahil dost yerine okumuş düşmanımı yeğlerim.